Retina Hastalıkları

Diyabetik Retinopati
Diyabetik Retinopati

Diyabetik Retinopati nedir?

Diyabetes mellitus bilinen ismi ile şeker hastalığı insülin hormonunun salgılanmasında bozukluk sonucu ortaya çıkan kan şeker düzeyinde yükseklik ile karakterize bir metabolizma hastalığıdır. Kontrol altına alınmadığı takdirde başta göz, böbrek, sinir sistemi üzerine yıkıcı etkileri olabilmektedir. İki tipi bulunmaktadır. Tip 1 sıklıkla çocukluk çağında görülmekte, tip 2 ise genellikle 40 yaş üzerinde görülmektedir. Diyabetiklerin %90-95'ini tip 2 oluşturmaktadır.

Diyabet körlüğe neden olan ilk üç hastalık içinde yer almaktadır. Retina; gözün ışığa duyarlı olan ve görmeyi sağlayan fotoreseptörlerin bulunduğu sinir tabakası olarak bilinir. Diyabetin bu komplikasyonu retinadaki küçük damarların uzun süreli hiperglisemiye (yüksek şekere) bağlı olarak tahrip olması sonucu gelişir. İnce damarlarda tıkanıklıklar, beslenememe, yeni damar oluşumları ve kanamalar gelişmektedir.

Diyabet süresi 15 yıla ulaşan diyabetiklerin %2'sinde körlük ve %10'unda ciddi görme kaybı gelişmektedir.

Diyabetik retinopati için risk faktörleri nelerdir?

En önmeli risk faktörlerinin başında diyabetin süresi ve kan şeker seviyesidir. Genetik faktörler, kan basıncı yüksekliği, kolesterol yüksekliği, obezite varlığı, sigara kullanımı, fiziksel aktivite azlığı diğer risk faktörleridir. Gebelik döneminde de retinopati gelişimi riski artmaktadır.

Diyabetik retinopati tanısı nasıl olmaktadır?

Göz bebeğini büyütücü damla uygulandıktan sonra yapılan dilate fundus muayenesi ile retinopati varlığını tespit etmek mümkündür. Fundus Floresein Anjiografi (FFA) ve Optik Koherens Tomografi (OCT) gibi görüntüleme teknikleri retinopatinin erken evreleri de dahil olmak üzere retinopatinin varlığını, derecesini belirlemede, tedavi yönemini belirlemede ve tedaviyi yanıtı değerlendirmede çok değerli bilgiler vermektedir.

OCT kısa süre içerisinde sonucu alınabilen lazer ile görme merkezini ince kesitler halinde tarayan bir görüntüleme yöntemidir. Görme merkezi denilen makulada ödem varlığını, makula üzerinde gelişen zar (membran) oluşumlarını, makulada delik varlığını değerlendirmede oldukça faydalıdır. Aynı zamanda tedaviye cevabı değerlendirmede kullanılmaktadır.

FFA ise ön koldan hastaya kontast madde enjekte edilerek yapılan ve retina damar yapısının daha iyi incelenmesini sağlayan radyasyon içermeyen bir anjiografidir. Retinada iskemi denilen kanlanmayan alanların varlığını, retinada ve göz siniri üzerinde yeni damar oluşumlarını, sızdıran damarları tespit etmede oldukça faydalı bir yöntemdir.

Diyabetik retinopati tedavisi nasıl olmaktadır?

Diyabet tanısı konulduktan sonra, retinanın takibi için rutin kontrollerin yapılması çok önemlidir.

Kan şekerinin sıkı kontrolü, tansiyon kontrolü, kolesterol düzeylerinin kontrolü, sigara kullanmamak alınabilecek genel önlemlerdir. 3 aylık ortlama kan şeker düzeyinin ölçütü olan HbA1c'nin 7'nin altında olması önerilmektedir.

Retinopati varlığında tedavi; lazer uygulamaları, göz içi Anti-VEGF ve steroid uygulamaları ve cerrahi uygulamalar olarak sıralanabilir.

  • Argon lazer uygulaması; iskemik retina alanlarına uygulanarak yeni damar oluşumları azaltılır, retinanın oksijenlenmesi artırılır.
  • Anti-VEGF ve steroid uygulamaları; göz içine vitreusa verilerek uygulanır. Lokal anestezi altında steril şartlarda uygulanmaktadır. Retinada ve göz siniri üzerinde gelişen yeni damarları geriletmede veya yok etmede etkilidirler. Aynı zamanda makula denilen görme merkezinde gelişen ödemi geriletmede etkili ajanlardır. Düzenli enjeksiyon uygulamaları ile görmenin korunması ve görme keskinliğinde artış sağlamak mümkün olmaktadır.
  • Cerrahi tedavi (vitrektomi); ileri evre retinopati varlığında göz içi kanamalar gelişmişse, retina yüzeyini çekiştiren, büzüştüren membranlar gelişmişse, retinada yırtık ve sinir tabakasında ayrılma olan dekolman varlığında başvurulan yöntemdir. Ameliyat sırasında gözün durumuna göre ameliyat sonrası göz içine tampon olarak hava,gaz veya silikon verilebilir. Amaç anatomik olarak normal yapıya sahip bir retina ve fonksiyonel olarak görme keskinliği artmış bir göz elde etmektir. Erken cerrahi müdahale ile başarılı sonuçlar elde etmek mümkündür.

Diyabet hastalığında takip nasıl olmalıdır?

  • Şeker hastalığında genelde hastalığın başlangıcından 5 yıl sonra bulgular görülmeye başlar.
  • Hiçbir şikayeti olmasa dahi diyabet hastalarının yılda 1 kez muayene olması önerilir.
  • Hafif retinopati bulguları olan hastaların 3-4 ay aralıklarla muayane olması önerilmektedir.
  • Gebelerde ilk 3 ayın sonunda muayene önerilmektedir.
  • Erken ve yoğun tedavi ve yakın izlem tedavi başarısı için çok önemlidir.


Size bir telefon kadar yakınız!

Göz sağlığınız birinci önceliğimiz. Özenli bir tedavi için, sizi bölgesinde referans göz merkezi konumundaki SEVGİGÖZ'e bekliyoruz.